Recep Maraşlı’nın Kitabı: Pasolini’nin Filmi ve Diyarbakır 5 No’lu

Müslüm Üzülmez

27-09-2022 13:45

Müslüm Üzülmez

Sevgili dostum ve Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nden koğuş arkadaşım Recep Maraşlı’nın Almanya’dan adıma imzalayıp gönderdiği Diyarbakır ya da Sodom’un 5 No’lu Zindandaki Bin Günü(*) kitabı teknoloji ve iletişimin bunca gelişmişliğine rağmen ancak 2 ay 5 günde elime ulaştı. Gecikme, kitabın özgül ağırlığından kaynaklanmış olabilir.

Gönderilen kitap Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi hakkında. Bugüne kadar 5 No’lu ile ilgili birçok kitap ve yazı yazıldı, film ve belgesel yapıldı, şiirler yazılıp türküler yakıldı. Ama bunlar ne kadar çok yapılırsa yapılsın yine de bir şeyler hep eksik kaldı/ kalıyor... O günleri yaşayanlar yazmanın tarihsel bir görev olduğunun bilincinde eksiklikleri tamamlamaya gayret göstermelidir. Recep Maraşlı arkadaşım sağ olsun, eksiklikleri tamamlamada yoğun bir emek harcayarak çok farklı bir anlatımla Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi’nin karanlık perdesini biraz aralayıp vahşet günlerinin bir kısmını daha görünür kılmış.

Bizler, 12 Eylül öncesinde hevesle, gönüllü bir şekilde hiçbir kişisel çıkar beklemeden devrimci mücadelede bulunuyorduk. Gönüllülük temelli merakın, uygarlığın temel yaratıcı eylemlerinden biri olduğunu henüz daha tam bilincine varmamıştık, bilmediğimiz şeyleri kitaplardan öğrenerek çalışmalarımızı yürütüyorduk. İyi ve güzel şeyleri arzuluyorduk. Özgürlük ve adalet istiyorduk. Olmaz dediler: Bir gün sabaha karşı askerler faşist bir darbe yapıp devrimcileri, sosyalistleri, komünistleri, Kürt yurtseverlerini ve örgütsel oluşumlarının lider, militan ve destekçilerini birer birer ya da gruplar halinde toplayarak cezaevlerine doldurdular.

Ben, 7 Ekim 1982’de İstanbul’da yakalandım, İstanbul ve Diyarbakır’da sorgulandım. 15 Aralık 1982’de Diyarbakır’da mahkemeye çıkarıldım ve tutuklanıp 5 No’lu’ya gönderildim. Yakalanmadan önce 5 No’lu ile ilgili çok şey duymuş, dinlemiş ve okumuştum. Dahası, kardeşim Ali Haydar yakalanmamdan yaklaşık üç ay önce tahliye olmuş ve cezaevinde olup-bitenleri bana detaylıca bir bir anlatmıştı. Meğersem 5 No’lu’yu okuma ve anlatımlardan anlamak gerçek anlamıyla anlamak değilmiş. Cezaevine götürüldüğümde “Hoş Geldin” dayağını yediğimde, hücreden alınıp 12. Koğuş’a götürüldüğümde kapı önünde feci dövüldüğümde, koğuşta merkezi yayında hoparlörden benim aslan bildiğim Hasan Hüseyin Karakuş’un bülbül gibi ötüp “Doğru yol Atatürk’ün yoldur” dediğinde, 36. Koğuş 1. Kat 6. Hücrede boklu bir hücreye atıldığımda, kuralları kabul etmeyip Eylül 1983 ve Ocak 1984 direnişlerini yaşadığımda Diyarbakır 5 No’lu’nun nasıl bir yer olduğunu hakkıyla anlamış biri olarak Haziran 1984’te tahliye oldum.

Diyarbakır 5 No’lu’da işkencenin hiçbir türü unutulmadan tutsaklar üzerinde denendi. İnsanların bedenlerinde, ama daha çok ruhlarında silinmez hasarlar oluştu. Cezaeviyle ilgili hafızamda hiç silinmeyen görüntüler var. Bu görüntüler hafızamızda henüz bayatlamadı, gördüklerim hafıza dosyalarımda öylece saklı duruyor.

Cezaevinin kan, ter, salya, idrar, kir, bit, pire, sigara, dayak, küfür, hakaret ve bedenlerin teslim alınışı korkusunun karışımı kendine ait iğrenç bir kokusu vardı. Orda her görüntü sadece görüntü değildi, görüntülerin içe işleyen ürkütücü sessizliğiydi çoğu kez. Bu nedenle bazen acıların yıpratıcı ruhsal etkisi sonucu marş söylerken iradem dışında hücre ve koğuş duvarlarında sabit bir noktaya takılıp kalarak hayaller kurar, geçmişin muhasebesini yapar ve güzel şeyler düşlerdim. Teslimiyetin yanılgısını anlamak için de bazen derin düşüncelere dalardım.

Cezaevinde her an her şey olabilirdi. An itibariyle ne olacağını bilmiyorduk, bu belirsizlik endişe ve korkuyu besliyordu. Ama belirsizlik insan zihnine korkuyu hâkim kılsa da, geleceğimizin ne olacağını öngöremesek de inatla, umutla, inançla çoğumuz kendi yöntemlerimizle kendimizi korumaya, ruhumuzu teslim etmemeye çalışıyorduk. Direnmenin sorumluluğu sonunda bizleri birleştirdi: Birlikte direndik ve birlikte kazandık.

Cezaevindeki insanlık dışı uygulamaları, tutsakların davranışlarını ve kendi aralarındaki ilişkileri, kaybedilen ve kazanılan direnişlerin yarattığı etkileri anlatma ve yazmanın çok zor olduğunu düşünüyorum. Ama zor olsa da Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi’ni ancak 5 No’lu’da kalanlar yine en iyi anlatabilir.

Recep Maraşlı 5 No’lu’da kalan bir arkadaşımız olması nedeniyle kitabında cezaevini iyi anlatmış, Diyarbakır ya da Sodom’un 5 No’lu Zindandaki Bin Günü’nün kurgusunu da çok güzel kurgulamış. İtalyalı usta yönetmen Pierre Pasolini’nin Salo ya da Sodom’un 120 Günü filmiyle karşılaştırıp, kurgu olarak anlatılanlar ile 5 No’lu’da gerçek yaşanmışlıkların benzerliklerini, yaptığı yorumlarla da insanlık dışı uygulamaların nedenlerini açıklamaya çalışmış.

Söz konusu film, 1943-1945 yılları arasında Kuzey İtalya’da Nazi işgal kuvvetleri tarafından kurulmuş olan faşist İtalyan Sosyal Cumhuriyeti’nde geçmektedir.

“Bir film izledim; Pasolini’nin 1975 yapımı Salo ya da Sodom’un 120 Günü... ve filmde olup bitenlerin 1980’lerin Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nde yaşananlara bu kadar çok benziyor oluşu karşısında iliklerime kadar ürperdim,” diyor Recep Maraşlı. Devamında ise; “Acaba Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’ni siyasal-sosyal bir deney merkezi olarak tasarlayanlar bu filmi izlemiş miydi? İzlemişlerse bu, faşizmin insan kişiliğini aşağılamaktaki evrensel anlayışını anlamak bakımından dehşetli bir örnek olmalı,” diyor (s.19).

Ben, filmi 3 yıl önce pandemi süreci başladığı zaman izlemiş ve izlerken ürperip tiksinmiştim, ama 5 No’lu Askeri Cezaevi’nde yaşadıklarımızla filmde olup-bitenleri karşılaştırma hiç aklıma gelmemişti. Kitabı okuduktan sonra filmi yeniden izledim ve eski günlerin gerilimini yeniden yaşayarak benzerlikleri gördüm. (Arzu edenler filmi internet ortamında izleyebilir).

Filmde tutsakların bedenleri üzerinden ruhlarını/ bilinçlerini teslim almak için çıplak bedenler üzerinde akıl almaz işkenceler yapılıyor. İğrençlik, sapıklık, manyaklık, vahşet içeren sahneler var. Çok fazla çıplaklık da var ama erotik değiller; iğrençliğin, cinsel şiddetin görüntüleri sahnelenmiş.

“Bunların gerçek dünyada olmayacağını düşünenler muhakkak vardır, ama yanılıyorlar. Cinsel şiddetin en korkunç örnekleri 12 Eylül iktidar aparatlarınca Diyarbakır 5 No’lu’da sosyalist, özgürlükçü ve düzen dışı hareketleri terbiye etme, Kemalist resmî ideolojinin normlarını kabul ettirme, Kürt kimliğini imha etme ve Türk kimliğini dayatma amacı doğrultusunda gerçek bir mekânda ve denekler üzerinde uzun süre uygulandı.” (s.45)

“Diyarbakır cezaevinde ‘teslimiyet dönemi’ veya ‘vahşet dönemi’nin başlangıcı, 12 Eylül 1980 Askeri Cuntasının Cezaevine özel yönetim ataması, askeri kuralların cezaevine egemen kılındığı Kasım-Aralık 1980 esas alınırsa, otuz beş aylık (yaklaşık bin günlük) bir süre eder. Bu üç yıllık dönem 5 Eylül 1983 toplu ayaklanmasıyla sona erdi.” (s.55)

“Pasolini’nin Salo ya da Sodom’un 120 Günü acı bir sonla bitiyor. Fakat bizim bin günlük serüvenimiz, farklı olarak ve umutlu bir müjdeyle söyleyebilirim ki, direnişle ve başarı kazanılmasıyla bitti.” (s.126)

Bu soylu direnişte yer alan tüm tutsakları selamlıyor, yaşamını yitiren arkadaşlarımızı sevgiyle anıyorum. Recep Maraşlı arkadaşımı da bu çalışmasından dolayı kutluyor ve teşekkürlerimi gönderiyorum.

(*) Recep Maraşlı, Diyarbakır ya da Sodom’un 5 No’lu Zindanındaki Bin Günü, Dipnot Yayınları, Ankara, 2022, 134 sayfa.

DİĞER YAZILARI Sömürgecilik ve Shakespeare’in Fırtına’sı 01-01-1970 03:00 Rüya, Rüya Yorumlama, Rüyam 01-01-1970 03:00 Rüyam ve “Mühendislik Felsefesi” 01-01-1970 03:00 Kör Talih, Lâl Tarih ve İki Mesaj 01-01-1970 03:00 Tarih ve Beklenen Öcalan Çağrısı  01-01-1970 03:00 Hegel Niçin Dil Konusunda Leibniz’i Eleştirir? 01-01-1970 03:00 Herkes Kendi Hayatının Yükünü Taşır 01-01-1970 03:00 “Toplam Kalite ve Süreç Yönetimi”ne Dair 01-01-1970 03:00 “Jiyana Nîvkuştiyan” 01-01-1970 03:00 Beşir Doğan Yoldaşımın Anısına… 01-01-1970 03:00 Hoşot (Dicle) Anıları ve Önemli Bir Öneri 01-01-1970 03:00 “Felsefe ve Matematiğin Yoldaşlığı” Yazıma Gelen Yorumlar 01-01-1970 03:00 “Yaşam-Jiyan” Resim Sergisine Dair 01-01-1970 03:00 Güzel İnsan Kamil Sümbül’ün Ardından 01-01-1970 03:00 Hafız, İskân Azizoğlu ve Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Bir Çevirmen, Bir Kitap ve... 01-01-1970 03:00 Hafız, Nişo ve Kavalın Büyülü Gücü 01-01-1970 03:00 Eğitim Aykırı İnsanlar Yetiştirmeli 01-01-1970 03:00 Genç Bir Yazarımız: Neçirvan Bozkaplan 01-01-1970 03:00 HOROZLAR NEDEN ÖTÜYOR? 01-01-1970 03:00 Batman’dan Kızıl Bir Yıldız Kaydı 01-01-1970 03:00 Ses Evreninde Efsunlu Bir Rum Kızı: EFTALYA 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin...”(2) 01-01-1970 03:00 “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin…”(1) 01-01-1970 03:00 Dengbêj Gulo’nun Ardından Kılamlar Yetim Kaldı! 01-01-1970 03:00 Dengbêj Zifqarê Gulo’nun Ardından... 01-01-1970 03:00 4. Çermik Kitap Fuarı İzlenimlerim 01-01-1970 03:00 Bazı Şeyler Maalesef Unutulmuyor 01-01-1970 03:00 “Yok Sessizlikten Başka Sesimiz” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -3 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar -2 01-01-1970 03:00 “Devlet Aklı İnsan Merkezli Olmalı” 01-01-1970 03:00 “Yeraltı Edebiyatı”na Dair Aldığım Yazılar-1 01-01-1970 03:00 Öfkelilerin Öfkesi: “Yeraltı Edebiyatı” 01-01-1970 03:00 “Olası Bir Dicle Romanına Katkı” ve Hafız’ın Sözsüz Ezgileri 01-01-1970 03:00 Bazı İnsanlar Neden Daha Başarılı Olur? 01-01-1970 03:00 Bilgisayarla tanışmam ve “kâinatın hâkimleri” 01-01-1970 03:00 Belalı Sevdalımız: MAKİNELER 01-01-1970 03:00 “Kara Yara”nın Romanı: Önce Kuşlar Öldü 01-01-1970 03:00 “Hafız Zülfo’nun Kavalı Ergani İstasyonunu İnletiyordu” 01-01-1970 03:00 Geçmişe Bir Yolculuk ve Bir Demet Şiir 01-01-1970 03:00 Teknolojik İşsizlik ve Gelecek Korkusu 01-01-1970 03:00 Ütopya, Distopya ve “Çalışılmayan Bir Dünya” Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri Üzerine 01-01-1970 03:00 Gül, Gulan, Anam 01-01-1970 03:00 Bir Fotoğraf Bazen Çok Şey Anlatır 01-01-1970 03:00 Fersûde [فرسوده]/ Erganili Mesud [ارغنيلى مسعود] 01-01-1970 03:00 Demokratik Tartışma Kültürü Üzerine 01-01-1970 03:00 Ukrayna-Rusya Savaşından Çıkardığım Bir Sonuç 01-01-1970 03:00 Kötülük ve Pislikler Çoğunlukla Kutsallık Adına Yapılır 01-01-1970 03:00 Tez ve Antitez Değiştiyse, Sentez de Değişmek Zorundadır 01-01-1970 03:00 Strateji, Gelecek, Kavramsal Tohumlar 01-01-1970 03:00 “Büyük Dönüşüm”, Korona, Geleceğimiz 01-01-1970 03:00 Elbet Gün Ağarır Anne(1) 01-01-1970 03:00 Cemal Süreya’nın Kanayan Yarası 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 “Bêje çiyayêreş, ceylanı nasıl yem ettin kurda” 01-01-1970 03:00 Düşünmenin Düşünülmesi 01-01-1970 03:00 Kardeşime Gece Gelen Şiir 01-01-1970 03:00 Brzezinski’nin Ölümünün Hatırlattıkları 01-01-1970 03:00 Arzu Hayatın Kayıtsızlık Ölümün Belirtisidir 01-01-1970 03:00 Erganililer Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Kongresinden İzlenimler 01-01-1970 03:00 Bedros Dağlıyan ve Dengbêjin Gölgesinde Taş Meselleri 01-01-1970 03:00 ÇERMİK HALKINA SAYGI İLE DUYURULUR, 01-01-1970 03:00 Kapitalizmin Mutasyonu, Yenilgimiz ve Yeniden Düşünmek 01-01-1970 03:00 Çaresizliğin Sessiz Çığlığı 01-01-1970 03:00 Kumar, Dostoyevski ve Babam 01-01-1970 03:00 Sıradan Küçük İnsanlar… 01-01-1970 03:00 TÖS İle İlgili Arşivimde Bulunan Bir Fotoğraf 01-01-1970 03:00 Ergani’deki “Taş Mektep” ve Diyarbekir Eğitim Tarihi 01-01-1970 03:00 Bir İstihbaratçının Kaleminden Mezopotamya’nın İşgali 01-01-1970 03:00 Duygularım, Petersburg ve Dostoyevski’nin Acısı 01-01-1970 03:00 Çermik Dağlarında Gezer Bir Devrimci 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 MUSTAFA SUPHİ Karanlıktan Aydınlığa 01-01-1970 03:00 Mavi Çarşaflar Altında Saklanan Acılar 01-01-1970 03:00 Yanlış Hesap Davos’tan Döndü Gibi 01-01-1970 03:00 Dicle İlk Öğretmen Okulu İle İlgili Aldığım Bir Yazı 01-01-1970 03:00 Dostum Misbah Hicri’nin ardından… 01-01-1970 03:00 Şiir Okuyan Garip Bir Adam 01-01-1970 03:00 Dönemin Marazi Belirtileri 01-01-1970 03:00 Hiçbir Şey Gerçekler Kadar Acı Değildir 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (II) 01-01-1970 03:00 Bölünme ve “Bölünmenin Acısı” (I) 01-01-1970 03:00 Evlerde Yapılan Rakılara Rakı Diyebilir miyiz? 01-01-1970 03:00 Bir Kitap ve Bir Mekân: GÖBEKLİ TEPE 01-01-1970 03:00 Bilimin Seyri, Paradigmalar ve COVID-19 01-01-1970 03:00 'Sosyal Mesafe' mi, 'Fiziksel Mesafe' mi? 01-01-1970 03:00 Kara Bulutlar Tepemizde Dolanıyor 01-01-1970 03:00 Kahveler Tek Başına İçildiği İçin Tadı Yok 01-01-1970 03:00 Şairimiz Vecdi Subaşı’yı Yitirdik 01-01-1970 03:00 Kavalından Çıkan Sesle Bütünleşen Kavalcı:HAFIZ ZÜLFİ YOKUŞ(1) 01-01-1970 03:00 Kavalcı Hafız Zülfi Yokuş’la İlgili Bir Düzeltme 01-01-1970 03:00 Harika Bir İnsan Hakkında Harika Bir Kitap: Karanlıktaki IşıkYILMAZ GÜNEY 01-01-1970 03:00 Çiçek Kar Altında Yeşerir 01-01-1970 03:00 Şampanya İçerek Yaşamdan Ölüme Geçen Ölümsüz:Anton Çehov 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Bülbülün Kanıdır Güle Rengini Veren 01-01-1970 03:00 Gömülü Şamdan ve Satranç 01-01-1970 03:00 “Savaş ve Amerikan Ekonomisi” 01-01-1970 03:00 Önce Beyazken Sonra Neden Kırmızı Oldu Gül? 01-01-1970 03:00 İngiltere’nin Kürt Politikası (1918-1932) 01-01-1970 03:00 Bilimkurgu Sadece Bilimkurgu Değildir 01-01-1970 03:00 İyi Kötü, Güzel Çirkin… 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (II) 01-01-1970 03:00 Akıllı Teknolojik Cihazlarla Birlikteliğimiz? (I) 01-01-1970 03:00 Ben Sevgili Dayımı Türkiye Önemli Bir Değerini Yitirdi 01-01-1970 03:00 Bahar, Gül ve Bir Mayıs 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-2 01-01-1970 03:00 Her Dönemin Kendine Göre Bir Parmak İzi Olur-1 01-01-1970 03:00 Akıllı Makinelere Hapsedilmiş Bir Gelecek 01-01-1970 03:00 Yapay Zekâya Kai-Fu Lee’nın Yaklaşımı-2 01-01-1970 03:00 Yapay ZekâyaKai-FuLee’nın Yaklaşımı-1 01-01-1970 03:00 Mezopotamya ve Coğrafya Kaderdir Kitabı 01-01-1970 03:00 Amerikan Soğanı ve Soğanın Marifetleri 01-01-1970 03:00 İki Dosttan İki Kitap – Müslüm Üzülmez 01-01-1970 03:00 Bazı şeyleri unutmamak için yazmak Lazım 01-01-1970 03:00 “İdama Yürüyen Adam” 01-01-1970 03:00 “Arkamdan kimse ağlamasın” 01-01-1970 03:00 Karanlıkta Ne Çiçek Açar Ne Düşünce Filizlenir 01-01-1970 03:00 Tarım ve Uygarlığın Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Dünyada Madenciliğin İlk Başlangıç Noktası 01-01-1970 03:00 Ergani-Maden İlişkisi ve Ergani Bakır Maden İşletmesi Üzerine 01-01-1970 03:00 Fazla Kitap Göz Çıkarmaz, Ama… 01-01-1970 03:00 Dil, “Zihnin Aynası”dan Çok Daha Fazlasıdır 01-01-1970 03:00 Hefaystos, Bir Mayıs ve Ergani İsminin Kökeni 01-01-1970 03:00 Bir Tatlı Yanılgı: “Görünüyorum O Halde Varım” 01-01-1970 03:00 Ağza Giren İnsanı Kirletmez Ağızdan Çıkan Kirletir 01-01-1970 03:00 Adnan Aral’ın Ardından… 01-01-1970 03:00 İşimiz Zor 01-01-1970 03:00 “Çiçekler Özgürlük Ortamında Nefeslerinin Kokusunu Yayar” 01-01-1970 03:00 3.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 2.Nuh’un Adamı Enver Atılgan’ın Anısına 01-01-1970 03:00 1.NUH’UN ADAMI ENVER ATILGAN’IN ANISINA 01-01-1970 03:00