Türkiye’nin ekonomik durumu son yıllarda ciddi bir krizin eşiğine gelmiş durumda. Artan enflasyon, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve işsizlik oranlarındaki yükseliş, toplumun geniş kesimlerini derinden etkiliyor. Özellikle emekliler, sabit gelirlerinin enflasyon karşısında erimesi nedeniyle geçimlerini sağlamakta zorlanıyorlar. Birçoğu, hayatlarını idame ettirebilmek için çeşitli ek işlere başvurmak ya da yardım almak zorunda kalıyor. Emeklilerin yaşadıkları bu zorluklar, onları adeta dilenci durumuna düşürüyor.
Temel gıda maddelerinden konut fiyatlarına kadar her alanda yaşanan fiyat artışları, halkın alım gücünü önemli ölçüde düşürdü. Emekliler, asgari ücretliler ve işsizler bu durumdan en çok etkilenen kesimler arasında yer alıyor. Artan maliyetler karşısında gelirlerin yetersiz kalması, birçok kişiyi çaresizlikle baş başa bırakıyor. Emekliler, bir yandan sağlık giderlerini karşılamaya çalışırken, diğer yandan günlük ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Çalışma çağındaki bireyler ise ya iş bulamıyor ya da buldukları işlerde asgari şartlarla çalışmak zorunda kalıyor.
İşsizlik oranlarındaki artış da toplumu derinden sarsıyor. Özellikle genç nüfus, eğitim hayatlarını tamamladıktan sonra iş bulmakta büyük zorluklar yaşıyor. Bu durum, gençlerin hayata dair planlarını ertelemelerine ya da tamamen vazgeçmelerine neden oluyor. Evlenmek, bir yuva kurmak ya da ailelerini geçindirmek gibi temel hayaller, ekonomik belirsizlikler ve maddi imkânsızlıklar nedeniyle gerçekleşemiyor.
Toplumun genelinde giderek artan bir umutsuzluk hâkim. Ekonomik sorunlar, sadece bireylerin maddi durumunu değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal refahlarını da olumsuz etkiliyor. Bu durum, toplumsal huzursuzlukların artmasına, bireylerin kendilerine ve çevrelerine olan güvenlerinin azalmasına yol açıyor.
Gidişat, Türkiye için alarm verici bir noktada. Eğer gerekli ekonomik reformlar yapılmaz ve bu sorunlar çözülmezse, toplumun daha geniş kesimlerini etkileyen daha büyük krizlerle karşı karşıya kalınabilir. Bu süreçte, hem bireysel hem de toplumsal dayanışma büyük önem taşıyor. Ancak, kalıcı çözümler için ekonomik politikaların ve sosyal devlet anlayışının yeniden gözden geçirilmesi, adaletli ve sürdürülebilir bir ekonomik modelin oluşturulması gerekiyor. Aksi takdirde, ekonomik sıkıntılar daha da derinleşecek ve toplumun farklı kesimlerinde daha büyük