Ne diyeyim edebiyatın tarihini sanki Ruslar yazmış gibi; neyi okur, neyi beğenirsem altından Rus yazarlar çıkıyor.

Takdir etmemek elde değil.

Helal olsun adamlara…

Nasıl bir anlatıdır, nasıl bir olay görgüsüdür, nasıl bir mesaj vermedir; yok böyle bir şey…

Rus yazarlar; eserlerinde, işin sosyolojisini, felsefesini, psikolojisini, matematiğini çok iyi oturtmuşlar; toplumsal temelde her şeyi çok iyi analiz etmişler, olayları çok iyi anlatmışlar.

Çok profesyoneller…

Tolstoy’un “Diriliş” eseri…

O tarihlerde işçi sınıfı, bürokrasi, burjuva, toprak ağaları, derebeyler, köylüler… 

Toplumu oluşturan sınıfların karakteristik özellikleri…

Kişilerin bulundukları yere göre gösterdiği tepkiler…

Davranışlar…

Verilmek istenen mesajlar ve ana fikir…

Hayatın gerçekliği…

Olması gereken son…

Anna Karenina’da evli bir kadının yaşadığı aşk…

Aşkın gözleri kör etmesi…

Ödenen bedeller…

Kahramanlar…

Ve acı son…

Dostoyevski’nin, Tostoy’dan kalır yanı olmadığını Suç ve Ceza’yı yazarak göstermiş olması; iki yazarın da sevenlerini karşı karşıya getirmesi boşa değilmiş.

Bir kalite var ve bu kalite standartların çok üstünde…

Nikolay Vasilviç Gogol,un “Ölü Canlar” kitabının konusu bile sıra dışı…

Yazarın nasıl aklına geliyor böyle bir konu?

Düşününce insan şaşıyor.

Maksim Gorki’nin “Ana” romanı çağına göre çok üst düzeydedir.

İşlenen konunun, 1900’lü Rusya’sında yaşanıyor olması, Rusya’nın sınıfsal bilinç noktasında ne kadar önde olduğunu gözler önüne sermektedir.

Feda ruhu, kahramanlık…

Mücadele…

Ana…

Suç ve Ceza!

İki kadını öldüren yoksul bir hukuk öğrencisinin işlediği cinayetten pişmanlık duyması ve suçunu itiraf etmesi...

İç dünyasında yaşadıkları…

Polisin cinayeti aydınlatma çabası…

Polis ve kahraman…

Suçun itirafı…

Ceza…

Suçun ve cezanın sorgulanması, bunun bir olay üzerinde anlatılması; toplumda yaşanabilecek olaylardan birisini konu edinmiş olması...

Verilmek istenen mesaj, bir örümceğin ağını en ince ayrıntısına kadar örmesi ve okuyucuya yaşamsal ve hukuk temelinde dersler verilmesi…

Her daim sınıfsal temelli bakış açısını temellendirerek, dersler çıkartılması…

Kurguda hata yok.

Mesajlar çok güzel…

Vicdan…

Suçun birçok niteliği olduğu bir gerçek, bunu kabul etmek gerek…

Neyin suç neyin suç olmadığı; vicdan denen olgunun her daim devrede olması...

Suçlunun, olay mahaline mutlaka uğrayacağı gerçeğinden, suçlunun bulunması tarihi bir ders niteliğinde…

Kişinin ve toplumun değer yargıları, suçu aynı zamanda cezayı belirlemekte…

Her suçun bir cezası vardır.

Yasalar, kanunlar…

Rus edebiyatında daha bir sürü kaliteli yazar ve eserleri mevcut. Her birisi okunmaya, üzerinde konuşulmaya değer.

İyi ki Rus yazarlar, bizler için okunabilecek bu eserleri bırakmışlar.

Darısı Türk yazarlara…