ARABANIN ANAHTARINI MASAYA ATMAK
Mustafa MIZRAK

ARABANIN ANAHTARINI MASAYA ATMAK

Bu içerik 1151 kez okundu.

Sevgiyle yaşamayan insan kendine, kendi emeğine, ilişkilerine, dünyaya ve yaşama yabancılaşır. Kara pazarın bir unsuru olarak işleyen çarklardan biri haline gelir. Kısaca bir meta dönüşümünden bahsetmek mümkün…
Yazımı akademik makale olarak yazıp da sıkıcılıkta tavan yapmak değil amacım… Ancak yaşadığımız bunalımın bir alt metni olduğunu açıklamak için bu bilgi şart…
Sevgi neden mi şart Öncelikle akıl sağlığınız için, sonrasında ilişkileriniz, evliliğiniz, sağlığınız, iş hayatınız ve aile ilişkileriniz için… Mutluluğunuz için…
‘Karanlık da neymiş ki beni mutsuz ediyormuş, 10 yıllık karımdan beni boşandırıyormuş’ demeyin… Boşandırır… karanlığın süreçleri vardır.


Bant sisteminde makineleştirilen insandan, milyonlarca ürün ve markanın, en önemlisi tarzın, şeklin arasında yok oluyoruz. Tüketiyoruz, daha çok tüketiyoruz, biri bitmeden diğerini alıyoruz. Bir şey olabilmek için… Daha çok çalışıyoruz, daha çok borçlanıyoruz, borçlandıkça zincirlerimizden kopamıyoruz, zincirler önce ellerimizi, sonra gırtlağımızı, sonra da tüm hayatımızı sarıyor. Sadece eşyalardan, etiketlerimizden, kim ve ne olduğumuzdan, ne yediğimizden, ne giydiğimizden, nerede ikamet ettiğimizden, yaz tatili planlarımızdan, ne kadar güzel ve ne kadar kaslı
olduğumuzdan ibaret oluyoruz… 
Ekonomik kaynağı kısıtlı olan bireyler suça çok daha fazla meyilli, çünkü insan doğası isyana yatkındır… Teknoloji sahip olmadığımız her şeyi, her gün defalarca gözümüze sokuyor. Televizyonda, sosyal medyada, medya içeriklerinde… Geçim sıkıntısı ve insani yaşam standartlarından uzak sınıf, aşırı zenginliğin arasında yükselen görgüsüzlükle birlikte verdiği mesajlara maruz kalıyor her gün… Önce reddetse de sonra kabullenme başlıyor, bu kabullenme yaşamdan vazgeçmeye kadar geliyor… 


Bahsettiğim tüm bu süreçler ve toplum refleksi, yıllarca eleştirdiğimiz Batı’nın kültür yapısı hatta… Bulunduğumuz topraklar teknolojik ve bilim anlamında Batı’dan çok sonra gelişti… Hatta teknolojik cihazlarımızın birçoğunu hâlâ Batı’dan temin ediyoruz. Bahsettiğim yabancılaşma sürecimiz onlarda yıllar öncesinde başladı, sevgisizlik yabancılaşmayı kaçınmaz hale getirdi. Tükettikçe, teknolojik hale geldikçe, karanlığın çarkının küçük birer parçası haline geliyor, ‘insan’ olmanın gerçek duygusunu unutuyoruz.
Sadece daha fazla araba, kıyafet, telefon mu tüketiyoruz.
Daha fazla arkadaş, daha fazla eş, daha fazla sevgili, daha fazla vakit harcıyoruz. İnsanlar, diğer insanları gözünde metalaştırmaya başlıyor, çünkü karanlığın çıkar ve kâr mantığı sosyal ilişkilerde de amaç haline geliyor… Bu nedenle boşanmalar, suç oranları, madde bağımlılığı artıyor; bu nedenle hiçleşiyor, bu nedenle ilaçlara daha fazla ihtiyaç duyuyoruz.


Nasıl ki asfaltı, betonu yarıp filizlenen çiçekler varsa; nasıl ki doğa bir yerden gün yüzüne çıkıyorsa; insan da üstüne yapıştırılan onca etiketten, omuzlarına koyulan onca sorumluluktan, ‘bir şey’ olabilme savaşından ve tüm bunların ağırlığından yorulduğu an içindeki ‘insan’ ortaya çıkıyor.İnsan aslında hayatını değiştirebilir, yeni bir iş, yeni bir şehir, yeni bir ülke ve sevgi dolu bir hayat felsefesi…
İradesizlik, ruhsal sarsıntılar, aldatma, yalana başvurma, madde bağımlılığı, suça meyil…
Şartsızlığına rağmen şart oluşturmaya çalışanlar ise, hırsızlık, dolandırıcılık, fuhuş…
Bu nedenledir ki ekonomik refaha göre suç oranı artar ya da azalır…
Bu nedenledir ki ekonomik refaha göre boşanmalar artar ya da azalır…
Bu nedenledir ki ekonomik intihar oranları refaha göre artar ya da azalır…
Bu nedenledir ki ekonomik refaha göre madde kullanımı oranı artar ya da azalır…
Giydiğimiz çoraptan bindiğimiz arabaya, sevgilimize hitap şeklimizden yürüme biçimimize, kadınlığımızdan erkekliğimize, anneliğimizden evlatlığımıza, bahçede çiçek yetiştirme alışkanlığımızdan sportif faaliyetlerimize kadar hayatın tüm alanlarında bize dayatılan kararları veriyor ve tercihlerde bulunuyoruz. Nasıl bir kadın olmak, nasıl bir erkek olmak, nasıl daha başarılı olmak vs … Birileri bize bir şeyler satmak zorunda, satın almadıkça değersizsin… 
Sırf siz gelişmeyin diye yazılmış, ‘Nasıl daha bilmem ne olabilirim?’ diye size akıllar veren, ama bir o kadar sizi çemberin içine sokmak için psikolojik şiddetin daniskasını yapan kitaplar… Ondan moda oldular …Protein tozlarıyla şişen adamlar, estetik ve kozmetik dünyasında yok olmuş kadınlar, zayıflama derdine düşmüş anneler, masaya önce bilmem ne marka arabasının anahtarını koyan adamlar, adamlar, kadınlar, insanlar...Sahip olmadıkları için eleştirdiklerimiz, sahip oldukları için eleştirdiklerimiz, farklı olanı eleştirdiklerimiz, eleştirdiklerimizin aynısı olan bizler…
sevgisizliğe böyle başlıyor, önce iç sesimizi susturarak, gerçekten ne sevdiğimizi unutarak, gerçek mutlulukları arka plana atarak, attığımız yerde unutarak…SEVGİYLE KALIN .ÇÜNKÜ SEVGİNİZ YOKSA İÇİ BOŞ ÇINLAYAN BİR BAKIR KJAPTAN FARKINIZ OLMAYACAKTIR.

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Bakan Yerlikaya: Organize suç örgütlerine yönelik 289 operasyonda 757 şahıs tutuklandı
Bakan Yerlikaya: Organize suç örgütlerine yönelik 289 operasyonda 757 şahıs tutuklandı
MSB: Son bir haftada 38 terörist etkisiz hale getirildi
MSB: Son bir haftada 38 terörist etkisiz hale getirildi